METİN TÜTÜN 10.YIL RETROSPEKTİF FOTOĞRAF VE HEYKEL SERGİSİ

Metin Tütün 10. sanat yılını 3 sergiyle kutluyor

Gölgelerden maviliklere, çamurdan bronza

Fotoğrafçı, heykeltıraş Metin Tütün, 10. sanat yılını Ankara, İstanbul ve İzmir’de üç retrospektif sergiyle kutluyor. Sanatçı hem fotoğraf hem de heykelleriyle bir form olarak kadın bedenine farklı bakış açıları getiriyor.

Metin Tütün, 10. yılında ilk sergisini 16-26 Eylül tarihleri arasında Ankara Soyut Galeri’de açacak. İkinci sergi ise “hikâyenin başladığı”, sanatçının 10 yıl önce ilk sergisini açtığı İstanbul Gama Galeri’de. Bu sergi 17 Ekim-9 Kasım tarihleri arasında açık kalacak. İzmir Galeri A’daki sergi ise 15 Kasım’da açılacak ve 9 Aralık gününe dek sürecek.

Metin Tütün, kişisel sergilerinde aynı temada buluşturduğu fotoğraf ve heykelerle izleyici önüne çıktı. Sergilerinde nü fotoğraflara farklı malzemeler kullandığı heykelleri eşlik ediyor. Sanatın çeşitli imkânlarını, farklı malzemeleri birlikte kullanmayı heyecan verici buluyor. Metin Tütün 10 yıllık serüvenini anlatırken “Ben elektrik mühendisiyim, profesyonel iş hayatım bitttikten sonra fotoğraf ve heykel üzerinde yoğunlaştım. Aslında 40 yılı aşkın süredir fotoğraf çekiyorum, sanatla hep ilgilendim ama izleyici önüne çıkmam zaman aldı”diyor. Bu yolculuk hikâyesinin satır başlarını da şu sözlerle özetliyor:

“Serüvenim 2014 yılında İstanbul Gama Galeri’de ‘Gölgeler Çekildiğinde’ sergisiyle başladı. İlk sergimde daha çok  bazen ışıkla gösterip gölgeyle sakladığım, bazen gölgeye saklanana ışık tutttuğum siyah beyaz fotoğraflarım vardı. Bunların bazılarına heykelleri de eşlik etti. Sonra, bazen sadece bir siluet olarak uzaklara götüren, bazen derin maviliklere çağıran fotoğraf ve heykellerle  arayışlarım sürdü. Yurt içi ve yurt dışında birçok sergi açtım, çağdaş sanat fuarına katıldım. Sonra bir gün baktım, 10 yıl olmuş. O zaman biraz geriye bakma, macerayı anlamlandırma, özetleme  zamanı, diye düşündüm. On yılımın özetini retrospektif sergilerle izleyicilerle paylaşmak, bu yolculukta hep yanımda olan dostlarıma ve sanatseverlere teşekkür etmek istedim.”

10 yıllık serüven

Metin Tütün, Izmir Koleji (BAL) ve ODTÜ Elektrik Mühendisliği mezunu. Kamu  ve özel sektörde mühendislik, yöneticilik yaptı.  Sanatçı,  2010’da iş hayatını bıraktıktan sonra  sanat çalışmalarına ağırlık verdi.

İlk kişisel fotoğraf/heykel sergisi ‘’Gölgeler Çekildiğinde’’ 2014 yılında İstanbul’da açıldı. Bazı eserleri 2014 ve 2015 yıllarında Contemporary Istanbul’da sergilendi. Cervantes’in 400. ölüm yıldönümü nedeniyle 2016 yılında Ankara ve Bodrum’da açılan ‘Don Kişot’un İzleri’ sergisinde bir rölyefi yer aldı. İki kez ArtAnkara Sanat Fuarı’na katıldı. İstanbul ve İzmir’deki  “The Blues” sergilerinden sonra Antalya’da kişisel sergi açtı. Bodrum’da, Şevket Sabancı Müzesi’nde, “Hierapolis’ten Halikarnasos’a sergisinde bir heykeli yer aldı. Fotoğraf ve heykelleri Paris’te  Carrousel Du Louvre’da, Fotofever ve Art Shopping Sanat Fuarlarında sergilendi.  2018 ve 2019 da Los Angeles’ta  NudeArtLA, 2023 ve 2024 te New York’ta  ArtExpo Contemporary, 2023’ te Miami’de Red Dot Contemporary  Sanat Fuarlarında yer aldı. Cumhuriyetin 96. Yılı için, Ankara’da, Portakal Çiçeği Uluslararası Plastik Sanatlar Kolonisi tarafından yapılan sergiye davet edildi. Diğer 95 sanatçı ile birlikte, 29 Ekim 2019 da “Cumhuriyet” sergisine bir eseriyle katıldı. Tüm  sergilerinde ve çeşitli sanat etkinliklerinde yer alan fotoğraf ve heykellerinin bulunduğu retrospektif kitabı  Ekim 2020’de yayınlandı. 6. kişisel sergisini 2021 yılında Alaçatı Köstem Otel’de açtı.

Kaliforniya’da yayınlanan sanat dergisi ART PATRON, “2019 yılında bilinmesi gereken 16 Sanatçı” arasında Metin Tütün’ü de saydı. 2020 yılında BALEV’in (Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı) “Beyaz yorum” ödülünü kazandı. 

SERGİ: BİZ, SİZ, ONLAR

“Ümit Yiğit’in yerel ve öznelden hareket eden mizah ve metaforlarla örüntülediği tabloları ilk bakış beğenimizi yakalayan bir cazibeye sahip. Canlı ve hareketli kurgular özgün “humor” duygusuyla ahenkli, bu da estetik hazza hoş bir dokunuşla daha sonrasına taşıyor izleyenleri; yani görünenin ötesine… Yaşamın ta yüreğinden gelen bu uç, dağınık, çılgın, çapaklı ama derin görsel şölen/karnavalda tabloların önünden ayrıldığınızda bile etkileri sizi bırakmıyor”.

Attila Güllü

Ekim 2024

SERGİ: YAŞAMIN DOKUSUNDA: MEKAN ve DETAYLAR

“Yaşamın Dokusunda: Mekan ve Detaylar” sergisi, günlük hayatın küçük ayrıntılarından doğan ana formlara ve mekanlara odaklanıyor. İzleyici, sıradan detayların oluşturduğu bu formlar aracılığıyla, yaşam alanlarına dair sıradışı bir keşif yolculuğuna çıkıyor. Sanatçı, her eserde bu detaylardan beslenen mekanlarla izleyicide farklı estetik ve duygusal etkiler uyandırarak, yaşamın dokusuna yeni bir bakış açısı sunmayı amaçlıyor.

1998 Manisa/Salihli doğumlu Ece Keskiner, Istituto Europeo di Design Barcelona’da iç mimarlık eğitimi aldıktan sonra, çocukluğundan beri ilgilendiği resim sanatına geri dönmüştür. İç mimarlık birikimi, resimlerinde kendine özgü bir tarz geliştirmesine katkıda bulunmuş  ve zaman içinde profesyonel sanat kariyerine yön vermiştir. Eserleri, çağdaş minyatür ve illüstrasyon arasında bir çizgide yer almakta ve izleyicide görsel ve düşsel çağrışımlar uyandırmaktadır.

Yaşamın dokusunu oluşturan her bir detay, farklı boyut ve şekillerde olsa da bir bütünün parçası olarak var olur. Resimlerdeki her birim, büyük resmin dengeli bir şekilde oluşmasına katkı sağlarken, mekanlardaki estetik denge de farklı boyutlardaki formlarla ortaya çıkar. Bu sergi, mekanların sadece fiziksel değil, duygusal ve kültürel boyutlarını da irdeleyerek, ziyaretçilere derin bir keşif deneyimi sunuyor.

Hayat, fark edemediğimiz küçük detaylar ve mekanlardan oluşur. İnsanlar, bu dokunun şekillenmesinde aktif bir rol oynar. Sanatçı, beyaz zemin üzerine siyah kalem çalışmalarıyla, gündelik yaşamın detaylarını sanatsal bir üslupla ele alarak mekanların estetik ve duygusal değişimini gözler önüne seriyor.

SERGİ: yeryüzü sessiz değildir

Olivia Valentine: yeryüzü sessiz değildir sergisi, Amerikalı sanatçı Olivia Valentine’ın 2023 ve 2024 yıllarında İzmir Kehmeraltı’ndaki Maquis Projects’te ikamet ederken ve İzmir Karşıyaka’da Fazıl Bey Caddesi’ndeki stüdyosunda çalışırken İzmir’de ürettiği yeni işlerden oluşuyor.

Valentine’in sanatsal pratiği, yapılı çevre ile dokuma ve dantel yapımı gibi tekstil yapım süreçleri arasında ilişki kurma ve bulma etrafında dönmektedir.  2023 ve 2024 yıllarında İzmir’de yaşayan Valentine, kent yıkım ve (yeniden) inşa yoluyla muazzam bir değişim geçirirken Karşıyaka’da çizim yapmaya ve zeminin dijital taramalarını yapmaya odaklandı.

Bu sergide, Karşıyaka’nın ve İzmir’in diğer bölgelerinin kaldırımlarının bir dizi 3D taraması masaüstlerine yansıtılacak. Duvarlarda, çeşitli kaldırım desenlerini ve bunların zemindeki kırılmalarını, dokuma yapılar için notasyonlar da dahil olmak üzere bir dizi desen dili kullanarak araştıran bir dizi suluboya çizim yer alacak. Bu çizimlerde kullanılan malzemeler arasında geleneksel suluboya pigmentleri, demir safralı mürekkep ve Karşıyaka’da bulunan inşaat molozlarından elde edilen elle öğütülmüş pigmentler yer alıyor.

Olivia Valentine: yeryüzü sessiz değildir (the ground is not a quiet place) is an exhibition featuring new works by American artist Olivia Valentine made in İzmir in 2023 and 2024 while in residence at Maquis Projects in Kehmeraltı, İzmir, and working out of a studio on Fazıl Bey Caddesi in Karşıyaka, İzmir.

Valentine’s artistic practice revolves around finding and making relationships between the built environment and textile construction processes such as weaving and lacemaking.  Living in İzmir in 2023 and 2024, Valentine has focused on drawing and making digital scans of the ground in Karşıyaka while the city undergoes enormous change through demolition and (re)construction.

In this exhibition, a series of 3D scans of the sidewalks of Karşıyaka and other areas of İzmir will be projected on tabletops. The walls will hold a series of watercolor drawings that investigate various paving patterns and their ruptures in the ground using a number of pattern languages, including notations for woven structures. The materials used in these drawings include traditional watercolor pigments, iron gall ink, and hand-milled pigments created from construction debris found in Karşıyaka.

SERGİ : OVER ALL

Görsel sanatların farkli uygulamalarından ortaya çıkan bu çalışmalar, kişisel bakış açıları ve deneyimlerin bir araya gelmesi; hem bireysel hem de kolektif anlamda derinlemesine bir perspektif sunuyor. Her bir sanatçı kendi temasını ele alırken grup bütünlüğü içerisinde bireysel kimliklerini ortaya koyan, kendi özgün seslerini ve bakış açılarını yansıtan çalışmalar sergiliyor.

SERGİ: BAŞKA

BAŞKA

Cem Demirel

### Kendiliğin Manifestosu: Tam Olma Yolunda İçsel Özgürlük

*Giriş*

Bugün, tam olma çabası içinde kendimizden neyi feda ettiğimizi sorguluyoruz. Modern dünyanın dayattığı bütünlük idealine ulaşmak için benliğimizin hangi parçalarını geride bıraktığımızı yeniden değerlendiriyoruz. Kendimizden uzaklaşıp, toplumsal beklentilerin ağırlığı altında ezilmek yerine, içsel özgürlüğümüze ve gerçek benliğimize sadık kalmayı hedefliyoruz.

*1. Kimlik ve Bütünlük*

Tam olmak, dışsal beklentilerin ötesinde, içsel bir bütünlük halidir. Toplumun dayattığı kalıplar, başarı ölçütleri ve mükemmeliyet arayışı içinde kendi kimliğimizden uzaklaşıyoruz. Gerçek benliğimizin sesini susturup, başkalarının onayına bağımlı hale geliyoruz. Bu yolda, kendi değerlerimizden, arzularımızdan ve özgünlüğümüzden vazgeçiyoruz.

*2. İçsel Özgürlüğün Önemi*

İçsel özgürlük, tam olma yolunda vazgeçilmez bir değerimizdir. Gerçek benliğimizi tanımak ve ona sadık kalmak, dışsal dünyada aradığımız tatmini ve huzuru içimizde bulmamızı sağlar. Özgürlüğümüzü kısıtlayan her türlü dayatmaya karşı durmalı ve kendi yolumuzu çizmeye cesaret etmeliyiz.

*3. Güvenli Alan Arayışı*

Kendimizi kaybolmuş hissettiğimizde, en güvenli alanımıza geri döneriz. Bu, çocukluğumuzun saf ve korunmuş dünyası, içsel huzurumuzun kaynağıdır. Bu alanda benliğimizi yeniden inşa eder, kendimizi yeniden doğururuz. Kendi güvenli alanımız, içsel bütünlüğümüzü koruyabileceğimiz yerdir.

*4. Parçalanma ve Yeniden Doğuş*

Tam olmaya çalışırken benliğimizi parçaladığımızı fark ederiz. Her kaybediş, aslında yeniden doğuşun bir parçasıdır. Benliğimizin her parçasını yeniden tanıyıp, onları bir araya getirerek yeni bir bütünlük oluştururuz. Bu süreç, acı verici olabilir, ancak kendi hakikatimize ulaşmanın tek yoludur.

*Sonuç*

Kendiliğin manifestosu, tam olma yolunda içsel özgürlüğümüzü ve gerçek benliğimizi koruma kararlılığımızdır. Dışsal beklentilere boyun eğmek yerine, kendi değerlerimize ve arzularımıza sadık kalmalıyız. Güvenli alanımızda, içsel bütünlüğümüzü yeniden inşa ederek, kendi yolumuzda kararlılıkla ilerlemeliyiz. Bu manifesto, benliğimizin parçalarını bir araya getirip, yeniden doğduğumuz bir çağrıdır. Kendi gerçeğimizi yaşamaya cesaret edelim, çünkü gerçek özgürlük, kendi içimizde saklıdır.

Nezahat Bedir

CEM DEMİREL

1990 İzmir Doğumlu olan Fotoğraf Sanatçısı Cem Demirel; İlk kişisel fotoğraf sergisini 2011 yılında 21 yaşında açtı. Son 10 yıl içinde ise İzmir ve İstanbul’da sekiz kişisel sergisi oldu. Bunların yanı sıra yedi karma sergide çeşitli çalışmaları yer aldı. Üçüncü İstanbul Tasarım Bienal’i bunlardan biriydi. Okuru olduğu Psikeart Dergisi’nin birçok sayısında ise fotoğraf çalışmaları değerli yazarlarla birlikte yer aldı. 2023 Yılında Nezahat Bedir ile birlikte ilk uzun metraj filminin yazıp yönetti. Film 24. Frankfurt Film Festivalinde “en iyi film” adayı oldu.

Cem Demirel İnsan figürleri kullanarak yarattığı kurgu çalışmalarında bu alanları inceleyerek üretmeye devam edecek.

Kişisel Sergiler;

•             Hurda – Dokuz Eylül Üni. İzmir 2011

•             Pheme – Bostanlı Sanat Galerisi İzmir 2011

•             Rem – K2 Güncel Sanatlar Merkezi İzmir 2014

•             Kişi’nin – Tarihi Hava Gazı Fabrikası İzmir 2016

•             Alarm – Adahan İstanbul 2018

•             Alarm – Pakistan Pavyonu İzmir 2018

•             Rem – Aya Galeri İstanbul 2019

•             İn – K2 Güncel Sanat Merkezi İzmir 2019

Karma Sergiler;

•             Uluslararası Görsel Sanatlar Buluşması – İzmir 2015

•             Uluslararası İstanbul 3. Tasarım Bienali – İstanbul 2016

•             Buluntu – İzmir 2019

•             Buraya Nasıl Geldik? – İstanbul 2021

•             Homo Sacer – İzmir 2021

•             Değişimin Bir Parçası Olmak – İstanbul 2022

•             Pride – Ayvalık 2022

Sinema;

•             Yanlış Oda – Uzun Metraj

SERGİ : “İMİTA” Karma Sergi

“İnsanoğlu doğa ile birlikte evrildi. Bu süreçte doğayı daha fazla anlamaya, sevmeye, onun içinde yaşamaya başladı. Doğanın güzelliklerine hayran oldu. Hep anlatacak bir şeyi oldu. Bunu bazen mağara duvarına kazıyarak, bazen bir tahtayı yontarak dile getirdi. Doğadan ilham aldı, doğanın güzelliklerini taklit etti. Bu güzellikleri anlatırken de kendinden bir şeyler kattı. Sanat böyle doğdu.
İzmirli 5 sanatçı da doğadan esinlenerek ürettikleri eserleri ile birbirini bütünleyerek İMİTA sergisinde buluştu. Bir karma sergiden öte bir karışım sergi İMİTA. Birlikte oluşturulan bir lezzet, ortak bir tat. Ortak söylenen bir şarkı. En büyük ilham kaynağımız doğa diyen beş yüreğin bir melodide buluşması.”

SERGİ: Kusursuz Bahçe

KUSURSUZ BAHÇE

GÖKHAN BİRİNCİ

Bahçe, kendiliğinden ya da değil. Kendi anlamlarını yaratan, geçicilikleri ve dönüşümleri belirli yöntemlerle geleceğe taşınan mekandır. Bu akışkan görünümlerin gelecekteki temsillerinin başka türden bir yüzeyde karşılık bulma potansiyelleri vardır. Belleğin sistemli bir biçimde geri çağırılması gibi Bahçe’nin özü, tüm zaman kiplerini içerir gibi görünürken aslında belleğin akışkanlığına benzer. Belleğin bu dinamizmi, kaos ve armoninin bir arada bulunabildiği, deneyimsellikten beslenen  ve ‘yeni’ olanı gün yüzüne çıkaran bir türdedir. Bir palimpsest gibi yeniden yazılır, hatırlama edimi başka bir forma dönüşür.

‘Kusursuz Bahçe’ Sergisi, sanatçının sunduğu hatırlama yöntemleriyle doğayla ilintili bir sürece imkan sağlıyor. Bu türden bir algı deneyimi parçadan bütüne ulaşma potansiyelini kesitler aracılığıyla iletiyor. Fotoğrafın optik bakışıyla ilişkili sofistike karanlık oda teknikleriyle, doğanın koreografisini ve öznel belleğini sorgularken, söz konusu peyzaja formların varyasyonları aracılığı ile biricik olanı hatırlatan bir yorumlama sergiliyor. Duyarkat üzerinde, sanatçının türlü temasları ve kararları ile şekillenen; bazıları kendi başına, bazıları ardcıları ile anlam kazanan bir bellek bahçesi, kusursuza açılan bir bahçe düşü, deneyimin kendisini tümden bir bakışla ortaya koyan ideal bir bellek arayışı.